7 Ekim 2013 Pazartesi

Bye bye Marc Jacobs - Louis Vuitton s/s 2014


Aslında moda haftalarını defile defile yerine hafta hafta yaptığımı biliyorsunuz. Ama Louis Vuitton by Marc Jacobs'ı ayrı yapmak istedim. Nedenini hepiniz tahmin edebilir herhalde.


Marc Jacobs Louis Vuitton'dan ayrıldı.


Söylenenlere göre Marc Jacobs kendi adını taşıyan markası ile daha çok ilgilenebilmek için biten kontratını yenilemedi. Ama tek taraflı bir karar olmadığı da söylenenler arasında. Son zamanlarda çokça değişen moda dünyasında Louis Vuitton da kendini yenilemek istedi anlaşılan.

Doğruyu söylemem gerekirse çoğu kişinin üzüldüğü bu ayrılışa ben çok da üzülmedim. Marc'a da son sezonlarda bu durum ağır gelmeye başlamış gibi görünüyordu bana. Hem kendi markasının hem de LV defilesi birbirleri ile konu bakımından çok benzeşiyordu. Vuitton'ın maddi kaynakları ile de kendi markası hep arkaplanda kalıyordu. Mesela Alexander Wang iki markayı birlikte çok iyi götürüyor. Ama daha yolun başında tabii...

Gerçekten de böylesine bir yenilik gerekliydi. Louis Vuitton artık sıkıcılaşmaktaydı. Doğru zamanda doğru hamle oldu. Ama ne olursa olsun Marc'ın markanın tarihindeki en önemli isimlerden biri olduğu aşikar. Moda evini dünyanın en iyilerinden biri yapan, karlarını katladıkça katlayan, LV'u bir kült yapan odur. Bernard Arnault ne kadar dua etse az.

Marc Jacobs'tan boşalan koltuğa ise geçecek isim büyük ölçüde belli gibi görünüyor. Çokça anılan bu isim ise Balenciaga'nın eski kreatif direktörü Nicolas Ghesquiere. Şahsi olarak bence harika bir seçim olur. İlk olarak Nicolas zaten en sevdiğim tasarımcılardan biridir. İkinci olarak ise bence LV'un havası ile mükemmeller yaratabilecek bir isim. Şimdiden yeni monogramları düşünerek heyecanlanıyorum.

Defileye geçersem eğer, simsiyah bir defile götüyoruz. Bitişin rengi siyah... Açılışı tül üzerine, Stephen Sprouse ile yapılan kolebrasyondan ortaya çıkan markanın en ikonik desenlerinden biri işlenmiş tekparça ile Edie Campbell açıyor. Kafasında ise avant-garde headpiece'inin yanında fetiş koleksiyonundan hatırlayacağınız maske var.



Gördüğünüz üzere bu ayrılık defilesi  kokuyor. Marc'ın çıkardığı harika showları hatırlatan en önemli detay ise sahne! Sahne tasarımlarından parçalar görülüyor. Bu sonbahar koleksiyonunddaki otel odaları, bir önceki damalı koleksiyonun yürüyen merdivenleri, ondan önceki unutulmaz trenden ise gardaki saat var. Bence Marc'ın şüphesiz en iyi koleksiyonu olan yaz 2012 defilesindeki atlı karınca da burada... Başka? Nostaljik, mad-man kokulu 2010 koleksiyonundaki çeşme, 2011/2012 kışındaki fetiş defilenin asansörleri...


Payetlerle ve file şeklindeki cut-outlarla süslenmiş küçük siyah elbiseler defiledeki en iyi kıyafetlerdi.


Ama defilenin en iyi detayı Stephen Jones tasarımı headpiece'lerdir.





Bir jean sever olarak ise bunların İĞRENÇ göründüğünü söylerebilirim!! Marc bunlar ne ya?! Resmen facia! Tül elbise altına kot giymek niye?



Siyah ve çok az lacivert içeren koleksiyona baktığımız zaman her parça işlemeli ve görkemli. Yine kendi defilesini andırıyor. Yani bir tıpkılık yok ama aynı adamın elinden çıktığı bariz. Mükemmel bir koleksiyon diyemem üzgünüm Marc. Seni severim ama hayır. Kendi koleksiyonun buna bin basar. Bu sezon olayı sen kafanda bitirmişsin zaten.



Bu tek parçalar çok çok çok kötü.


Bu parçaların formları hayır hayır hayır.


Doğruyu söylemek gerekirse ben bu defileyi gördükten sonra bye-bye Marc iyi ki de gittin diyorum. Marc Jacobs'ta harikalar yaratacağına inanıyorum.

Onun dışında görmek istediklerimden biri de Kate Moss'tu. O kadar her defileye koy sonra sonuncusunda yer verme...

Bir John Galliano olmasa da defile sonlarına muzip kıyafetlerle çıkan Marc bu sefer siyah takımı ile...



Neler diyorsunuz bu vasat defile ve bomba değişim hakkında?
xxxx

----

Happy Birthday


HAPPY BIRTHDAY MA BELLE!
 ❤Serap Dağ❤



xxxx
--------

2 Ekim 2013 Çarşamba

NYFW Defileleri


Fazla söze gerek yok başlayayım hemen :)


BCBG Max Azria


Bcbg koleksiyonundan benim favorilerim floral desenli ve modern kesimli feminen parçalar olsa da defileye damgasını vuranlar erkek gömleği şeklindeki elbiseler oldu. Romantik feminenliği ve modern çizgileri birleştiren Azria çiftinden hiç beklenmeyen bu parçalar 25 yılın ardından geçmişe takılmayarak kendilerini yenilediklerinin bir kanıtıdır. Koleksiyonda bol kesimler, çokça tüller ve geniş bir floral desen yelpazesi de görülüyor.

Prabal Gurung


Prabal Gurung sezonları arası çok farklılık yaratan bir tasarımcı. Tam bir çizgisi olmadığı gibi işi ben Prabal Gurung'um da diyor. Military ağırlıklı kış koleksiyonundan sonra bambaşka bir yaz koleksiyonu ile karşımızda. Eeee biri kış biri yaz diyebilirsiniz belki ama Resort koleksiyonlarını yazların previewu gibi hazırlayan tasarımcıların tersine Resort koleksiyonundan da çok farklı. Resort kadını tipik New York şehirlisi ike bu koleksiyon içine bir Londra, bir Paris kaçmış. Defile iki şehirden birinde olsaymış yeriymiş. Londra'dan sayamayacağım kadar isimin özelliklerini görüyorum tasarımcıda ama tartışılamaz bir gerçek Raf Simons'ın Dior çalışmaları defilede rahatça görülebiliyor. Dior defilesi olsa yadırgamam. Prabal büyük bir Simons hayranı olsa gerek diyorum. Ama böyle dediğime bakmayın koleksiyon kesinlikle orjinal ve Gurung. Kadınsı ve zarif hatlara sahip koleksiyondan ben çok hoşlandım. Michelle Obama'yı pek sevindirecek bir koleksiyon gibi duruyor :) Ama ben iddia ederdim ki Lady Gaga'nın VMAs kıyafetinden sonra Gurung koyu renklerde yoğunlaşacak. Tam tersine beyazlar, pasteller ile dolu bir koleksiyon. Ama defilede bir no-no-nom var ki rujlar. İlk gördüğümde resmen koleksiyondan soğuttular beni.

Lacoste


Felipe Oliveira Baptista Lacoste'ta harika bir iş çıkarıyor bence. Lacoste, Lacoste değil resmen bir high fashion markası. Bir de bunu Lacoste ruhunu bozmadan yapıyor ve moda otoritelerini front rowa topluyor ya alkışlanası. Ama ben kimsenin üstünde göremiyorum hiç. Rihanna'nın, Cara Delevigne'in vb. stiline uyan bir çok parça var bence. Ama doğrusu erkek parçaları daha başarılı bence.

Jill Stuart


Kış sezonunda çiçekleri ve renklerine bayıldığım Jill Stuart bu sezon rock'n roll'dan yürümüş. Ama gelmiş geçmiş en feminen rock'n roll koleksiyonu olmuş. Stuart'tan da böylesini beklerdim. Hatta kendi ağzından söylemese rock diyemezdim. Hoş parçalar var ama geçen sezonla karşılaştırırsam kesinlikle çok fakir kalır. Çok fazla beğendiğimi de beğenmediğimi de söyleyemem. Saçlara bayıldım, makyaj vasat.

Jason Wu


Wu'nun önümüzdeki yaz kadrajında renklere fazla yer olduğu söylenemez ama rahatlığa bolca var. Defilede 90'lara pek çok gönderme mevcut ama bunu demodeleşmeden yapıyor. Benim gibi 90 modasını sevemeyen birisine bile koleksiyonunu sevdirebiliyor.

Victoria Beckham


Kış defilesinde imzası halindeki body-con elbiselerden uzaklaşması beni endişelendirmiş olsa da Victoria Beckham kendini giderek daha da kanıtlıyor. Artık Louboutin ve Hermes'iniz ile eşleştirip sanki Posh'un gardırobundan giyinmiş gibi değil de gerçek bir tasarımın içinde görüneceksiniz. Bunun en önemli sebebi ise tasarımcının vücut hatlarından ve seksilikten uzaklaşıp kıyafetlerin formlarının üstüne giderek rafine bir şıklık sunması. Bu sezon da adeta bir McCartney sportifliği görüyoruz. Geometrik üçgenleri de unutmamak gerek.

Alexander Wang


Kendi markası dışında Balenciaga'ya da tasarlayan Wang, Paris Moda evinin ciddiyetinden çok uzak bir koleksiyon ile karşımızda. Kendisini yarıya bölmüş gibi göründü bana. Klass ve high-fashion yanı Balenciaga'ya, street-fashion ve eğlenceli yanı da kendi line'ına düşmüş gibi. Ben bundan gayet memnunum aslında. Marc gibi çok benzer koleksiyonlar çıkarmasını istemezdim. Üstelik ikisini de dengelemek yerine ikisine birden ağırlık vermiş oluyor. Üstelik modern Alexander Wang çizgisinden ödün vermeden. Bu koleksiyon da yine bir başka 90'lar koleksiyonu. Ama modellerin üzerinde, kırmızı halıda, Sex and the City'de gördüğünüz 90'lardan farklı. Logoların ele geçirdiği o zamanın gençliğine yönelik bir koleksiyon. Ebeveynleri uyaran "Parental Advisory / Explict Content" üstleri, ardarda "ALEXANDER WANG" bilgisayar baskılı veya laser cut-out elbiseler... Onun dışında erkek pijamaları de büyük bir ilham. Boxerlar, yaşlı dede hırkaları... Defilenin en çirkin parçaları ayakkabılar da yine erkek ayakkabılarından yola çıkılmış gibi görünüyor.

Monique Lhuilier


Özel günlerin daha doğrusu gecelerin tasarımcısı bu sefer de içinde göz kamaştıracağınız elbiseler hazırlamış. Ama bu sefer belli bir tema altında sezonal parçalardansa pek çok kez kullanabileceğiniz her zaman gideri olan farklı temalardan elbiseler sunmuş. Ama kullanışlılık için silik değil tam tersine kumaşlarının son derece zengin olduğu bir koleksiyon olmuş. Çiçekler, tüller, organsalar, danteller, işlemeler bool bool bulunuyor. Renkler pembe, turuncu, kırmızı, beyaz tonlarında.

Hervé Léger


Azria çiftinin yönetimindeki seksiliğin ve bandage-bodycon elbiselerin kralı Hervé Léger yine imzası olan bu elbiseler üzerinden bir koleksiyon sundu. Azria'lar bir önceki koleksiyonun tersine vücut çizgilerinden bu sefer uzaklaşmadılar. Ama banalliği engellemek içinse elerindeki en büyük silah fermuarlar oldu. Oraya fermuar, buraya fermuar. Biraz Mark Fast örgüleri, aralara tüyler bazen de desenler... Çok çok bayılmadım. Gerçi Hervé'ye de ölüp biten kaç kişi kalmıştır ki artık...

Theyskens' Theory


Olivier Theyskens'in bu koleksiyonunu iki sıfatla kolayca anlatabilirim. Katlı ve bol... Özellikle bol bol katları kullanmış tasarımcı. Tül üstün altında bir tank top, crop top'un altından gömlekler, kazağın altından 3-4 farklı etek... Sonunda o tülün içindeki tişörtler moda oluyor da kezban gibi görünmekten kurtuluyor millet :) Gerçi Miroslava Duma bile bu kezbanlığa düştükten sonra ben ne desem boş... Gece elbiselerini bol tutmasına bayıldım. Beyaz payetli olanı şimdiden gözüme kestirdim.

Tommy Hilfiger


Tommy'nin gelecek sezon için ilhamı kuşkusuz scuba diving ve plajlar. Gerçek anlamında plajları podyumlara taşımış. Sahne harika *alkışlar*. Tommy Hilfiger'ın o aldığı tonlarca America'nın en iyi tasarımcısı ödüllerine çok sinir olurum dolayısı ile adama da gıcık olurum. Kişisel bir şeyim yok ama ondan 998964864 kat iyileri var. Yani bunu sempati ile söylediğimi sanmayın ama bu koleksiyon hoşuma gitti. Hilfiger'dan çıkabilecek en hoş koleksiynlardan biri bence. Kullanırken hem son moda olacağınız hem de zorlanmayacağınız pek çok parça var. Sevdim.

Carolina Herrera


Carolina Herrera bu sezon da çizgisinden şaşmamış. Romantik ama modern bir koleksiyon sunmuş. Hatta bu sefer modernlik daha bir ağır basmış. Defile genel anlamda geometrik desenler ve tül katlar üzerine kurulu. Adeta ilüzyon.

Zac Posen


Hemşerilerinden çok farklı bir line'da ilerleyen Zac Posen yine duygusallığını ortaya koymuş. Romantik tasarımcı bu sefer Botticelli kadınlarına hitap etmiş. Ama bazen yanlış hareketlerde bulunmuş. Mesela -her ne kadar gerçekten şişman demesem de- masalsı modellerin yanında hipopotam gibi kalmış bir model mesela, ya da bazen volanları affedilemez derece abartmış. Veya bir modelin saçının iğrenç yeşili...

Diane von Furstenberg


Diane de, biraz acımasız olacak belki ama, koleksiyonu için konu bulamayıp da bir uçağa atlayanlardan. Veee sonsuza kadar işlenen Afrika temasına bir üye daha katmış bulundu. Ama hakkını da yememek lazım. Kendisini gerçekten aşmış parçaları vardı. Bazı parçaları çok bariz dvf diyebileceğimiz kalıplarda tutarken bazılarında çok farklı şeyler denemiş. Mesela Anna Ewers isimli modelin taşıdığı büstiyer ve etek takımı. Ben çok beğendim şahsen. Ewers demişken de bu kızı tanımıyordum ama s/s 2014 defilelerinin yıldızı oldu resmen. Çok güzel bir yüzü var. Sevdim. Bir de şunu ekleyeyim böyle bir konuda bolca siyahi manken kullanmasını da sevdim.

Thakoon


Bence Thakoon'un bu sezonki ilhamı kendisiydi. Kıyafetlerde kendi Tai köklerine itafen bir güney asya havası sezilmiyor değil. Ama hepsi modern-romantizm'in içinde boğulmuş. Aynı kendisi gibi. Kıyafetler tasarımcının köklerine saygı gösterdiğine ama kişiliğinin çok daha ağır bastığına bir kanıt.

DKNY


Donna Karan'ın New York sokaklarını anlatan alt markası için formları bir kaç sezondur minimum değişiklik ile çok sıkı tutuyor. Yine kot kumaşı ve color-blocking elbiseleri gördüğümüz defilede göze çarpan farklı noktalar ise porselen deseni, yamalar, neonumsu pastel renkler, Alexander Wang'teki gibi arka arkaya DKNY baskıları ve askısız gibi görünen silikon askılı elbiseler. Ve tabii ki Rita Ora.

Rodarte


Mulleavy kardeşler önümüzdeki sezon için biz ucuz kadınlardan bie trendsetter yaparız demeye çalışmışlar ama yapamamışlar. İlk büyük hayalkırıklığı olan bu koleksiyondaki kıyafetler Rodarte bile olsa ufak bir gideri yok. Hepsi bizim "kıro"ların ışık çağında giyeceği türden şeyler. Leoparlar, zebralar, püsküller, çirkin studlı kemerler ve akrepler. Oldu o zaman...

Wera Wang


NYFW herhalde moda haftaları içerisinde en sportif olanıdır. Wera Wang de seneye bu ayarda bir koleksiyon sunmaya kara vermiş. Üstelik sezonda çok hit olacak tül katlar ile beraber. Siyah, beyaz, lacivert, sarı ve kırmızı yoğunlukta. Bu arada unutmadan, gelecek yazın rengi siyah olacak gibi?

Tory Burch


Çiçek sever tasarımcılardan Burch, kendisine en yakışan açık renklerden gitmiş. Bir çok tasarımcı yüzünü 90'lara dönerken Tory Burch Bridgette Bardot model saçlı defilesini 60'ların sonu 70'lerin başına adamış. Yine markanın ciciliğinde bir koleksiyon.

The Row


The Row'da 2014 yazı için çok farklı bir kültürün olduğu aşikar. Olsen kardeşlerin modern Row kadını oryantalizm ile karşılaşıyor. Koleksiyonda Arap kıyafetlerinin etkisi çok büyük. Ama Afrika kabileleri de küçümsenemeyecek etkilerde bulunmuş koleksiyona. Artık çocuk oyuncular olarak değil de tasarımcı olarak anılan Mary-Kate ve Ashley'nin bu koleksiyonuna bayıldığımı söyleyemem ama markalarını sevdiğimi hiç teredütsüz söyleyebilirim.

Donna Karan


İlk olarak bu kadın safari/Afrika modlarına girince bir daha çıkamıyor. Satıyor herhalde ama ben BEĞENEMİYORUM. Güzel bir  koleksiyon olmamış yine.

3.1 Phillip Lim


Phillip Lim taşlardan ve coğrafik şekillerden ne kadar etkilendiğini koleksiyonunda açıkca göstermiş. Bunu sadece desenler ile yaptığını söylemek de çok yanlış olur. Formlara dikkat ettiğinizde de geniş omuzlar ve sert figürler de kayaları çağrıştırıyor. Son olarak da kendilerine sesleniyorum YGS denememde coğrafyam 17/17 bir güzellik yapsınlar artık :)

Proenza Schouler


Canım Jack ve Lazaro'cuğum bu sezon sade bir iş çıkarmış ve çizgilerinden şaşmadan ilerlemiş. Metalikler, ağaç deseni ve iki renkli parçalar görülüyor. Etek boylarını beğendim. Ama çok kışlık olmuş. Uzun kollular, kazaklar, paltolar bol. Bana önümüzdeki sezonda çok da iddialı olamayacaklarmış gibi geldi...

Michael Kors


Kış sezonunda fütüristik bir yolda ilerleyen Kors yaz için daha gerçekçi, daha eskilere dayalı bir defile ile karşınızda. Retro havalardaki kıyafetlerin büyük bir çoğunluğu timeless parçalar. Kürkler yaz koleksiyonunda çok absürt duruyor bu arada.

Oscar de la Renta


Tam bir şok. Sen kış koleksiyonunda John Galliano sayesinde bütün ilgileri üzerine topla sonra yaz koleksiyonunda adamı sepetle. Sepetleme konusu tamamen hayal ürünüdür ama Galliano'nun koleksiyonda etkisi ya yok, ya da yok denecek kadar azdı. Bazı ürünler onu çağrıştırsa da de la Renta'nın havası genel anlamda daha hanımhanımcık, demode bir Galliano olduğu için ayırt etmek de zor. Ama geçen defileden farklı, yine aynı Oscar de la Renta defilelerinden biri olmuş. Ama böylesine salaklık yok herhalde. Tamam fena olmamış yine ama kış sezonunda Anna Wintour'ın akıllılığı sayesinde birinciliğe oynuyor resmen. Kıskançlıktan kendine zarar veriyor. Ama yine John Galliano konuşuldu. Ve Oscar'ın salaklığı...

Ralph Lauren


Herkesin kış sezonunda tutulduğu 60'lar furyasını Ralph Lauren yaza taşımış. 60'ların süper minileri yerine daha hanım kızlar var podyumda. Siyah beyaz desenler bolca kullanılmış. O dönemin parlak renklerini ise tasarımcı tonları ile oynayarak sade kumaşlarda minimal bir şekilde kullanmış.

Marchesa


Mükemmel prenses etekleri olan Marchesa kadınları prenses gibi hissettirmek için kabarık eteklere ihtiyacı olmadığını kanıtlıyor herkese. Koleksiyonundaki ultra-romantizm, lingerie ilhamlı, dantelli kıyafetler ile kadınlara peri masallarını sunuyor.

Reed Krakoff


Ten rengi, beyaz, gri, siyah gibi nötr renkler dışında sadece sarıyı kullandığı koleksiyonu aynı zamanda minimal ve pek çok timeless parça bulunduruyor. İpek ve tül defilede görülen başlıca malzemelerden. Her ne kadar minimalist bir koleksiyon olsada Krakoff detaylara çok önem vermiş.

Marc Jacobs


NYFW modern zamanlara oynarken -en uzak tarihler 60'lar- Marc Jacobs bizi bambaşka bir boyuta, Viktorya dönemine götürüyor. O döneme ait en belirgin ve popüler kıyafet özelliklerini alıp modernize bir kabusa bulayarak bir kumsalda sunuyor bizlere. Hilfiger'ın plajından çok farklı bir kumsal ama bu. Siyah kumlar, sigaralar, çöpler, parçalanmış gazeteler, tahtalar... Ama sahnedense kıyafetlere dönelim. Çünkü bence harikalar. Çok beğendiğim bir koleksiyon çıkardı Marc. Bir kaç sezondur kafalarımız uyuşmuyordu ama geri geldi, hoşgeldi. Kıyafetlerde koyu tonları kullanması yerinde olmuş. Nitekim siyah yazın rengi olacak. Defilenin en sevdiğim yanı ise başta tam bir hazır giyim defilesi iken sonralara doğru adeta Haute Couture defilesine dönmesi. Adam diyor ki belki Couture'cü değilim ama iki markete de hitap ederim. En beğendiklerim de hayli ile gece elbiseleri oldu. Ama genel anlamda defileyi çok beğendim. Bu sefer karanlık bir romantizm yakalamış ki ben çok severim öhöm öhöm Riccardo Tisci 4eva öhöm. Beğenmediğim iki şey var. Bir, sandalları sevsem de medival dönem botları çok kötü. İki, zenci model'e sarı peruk :)

Calvin Klein Collection


Francisco Costa'nın olayı Calvin klein'da her zaman olduğu üzere minimalizmdi. Ama moda haftasındaki minimal akıma uyan diğer markalarında yanında çok da minimalist kalmadığını söylemeliyim. Defile ağırlıkla siyah-beyaz tonlarında olsa da aralarda yeşil, pembe-turuncu parçalar da var. Ve rengarenk iplikler vardı tabii.. Defilenin en güçlü parçaları ilk parçalar ve yeşil deri üstüne beyaz örgülü elbiselerdi.

Eeee ne diyorsunuz? :)
xxxx

--------