Aslında moda haftalarını defile defile yerine hafta hafta yaptığımı biliyorsunuz. Ama Louis Vuitton by Marc Jacobs'ı ayrı yapmak istedim. Nedenini hepiniz tahmin edebilir herhalde.
Marc Jacobs Louis Vuitton'dan ayrıldı.
Söylenenlere göre Marc Jacobs kendi adını taşıyan markası ile daha çok ilgilenebilmek için biten kontratını yenilemedi. Ama tek taraflı bir karar olmadığı da söylenenler arasında. Son zamanlarda çokça değişen moda dünyasında Louis Vuitton da kendini yenilemek istedi anlaşılan.
Doğruyu söylemem gerekirse çoğu kişinin üzüldüğü bu ayrılışa ben çok da üzülmedim. Marc'a da son sezonlarda bu durum ağır gelmeye başlamış gibi görünüyordu bana. Hem kendi markasının hem de LV defilesi birbirleri ile konu bakımından çok benzeşiyordu. Vuitton'ın maddi kaynakları ile de kendi markası hep arkaplanda kalıyordu. Mesela Alexander Wang iki markayı birlikte çok iyi götürüyor. Ama daha yolun başında tabii...
Gerçekten de böylesine bir yenilik gerekliydi. Louis Vuitton artık sıkıcılaşmaktaydı. Doğru zamanda doğru hamle oldu. Ama ne olursa olsun Marc'ın markanın tarihindeki en önemli isimlerden biri olduğu aşikar. Moda evini dünyanın en iyilerinden biri yapan, karlarını katladıkça katlayan, LV'u bir kült yapan odur. Bernard Arnault ne kadar dua etse az.
Marc Jacobs'tan boşalan koltuğa ise geçecek isim büyük ölçüde belli gibi görünüyor. Çokça anılan bu isim ise Balenciaga'nın eski kreatif direktörü Nicolas Ghesquiere. Şahsi olarak bence harika bir seçim olur. İlk olarak Nicolas zaten en sevdiğim tasarımcılardan biridir. İkinci olarak ise bence LV'un havası ile mükemmeller yaratabilecek bir isim. Şimdiden yeni monogramları düşünerek heyecanlanıyorum.
Defileye geçersem eğer, simsiyah bir defile götüyoruz. Bitişin rengi siyah... Açılışı tül üzerine, Stephen Sprouse ile yapılan kolebrasyondan ortaya çıkan markanın en ikonik desenlerinden biri işlenmiş tekparça ile Edie Campbell açıyor. Kafasında ise avant-garde headpiece'inin yanında fetiş koleksiyonundan hatırlayacağınız maske var.
Gördüğünüz üzere bu ayrılık defilesi kokuyor. Marc'ın çıkardığı harika showları hatırlatan en önemli detay ise sahne! Sahne tasarımlarından parçalar görülüyor. Bu sonbahar koleksiyonunddaki otel odaları, bir önceki damalı koleksiyonun yürüyen merdivenleri, ondan önceki unutulmaz trenden ise gardaki saat var. Bence Marc'ın şüphesiz en iyi koleksiyonu olan yaz 2012 defilesindeki atlı karınca da burada... Başka? Nostaljik, mad-man kokulu 2010 koleksiyonundaki çeşme, 2011/2012 kışındaki fetiş defilenin asansörleri...
Payetlerle ve file şeklindeki cut-outlarla süslenmiş küçük siyah elbiseler defiledeki en iyi kıyafetlerdi.
Ama defilenin en iyi detayı Stephen Jones tasarımı headpiece'lerdir.
Bu tek parçalar çok çok çok kötü.
Bu parçaların formları hayır hayır hayır.
Doğruyu söylemek gerekirse ben bu defileyi gördükten sonra bye-bye Marc iyi ki de gittin diyorum. Marc Jacobs'ta harikalar yaratacağına inanıyorum.
Onun dışında görmek istediklerimden biri de Kate Moss'tu. O kadar her defileye koy sonra sonuncusunda yer verme...
Bir John Galliano olmasa da defile sonlarına muzip kıyafetlerle çıkan Marc bu sefer siyah takımı ile...
Neler diyorsunuz bu vasat defile ve bomba değişim hakkında?
xxxx
----