25 Şubat 2013 Pazartesi

New York Fashion Week


6-15 Şubat tarihleri arasında New York merkezli tasarımcılar 2013-14 sonbahar/kış koleksiyonlarını dünyaya sundular. Şimdi sıra bizde, o kadar itina, çaba ve çalışma en azından eleştirilmeyi hak ediyor :)

Öncelikle NYFW'den genel olarak bahsedecek olursak, Şubat ayında gerçekleşen defileler büyük dörtlünün ilk defileleridir. Sonrasında Londra, Milan ve Paris sırasıyla takip eder. New York bu dörtlünün arasında Paris'ten sonra en deneyimli olanıdır. Benim favori sıralamamda ise üçüncüdür.

Marc Jacobs, Ralph Lauren, Oscar de la Renta... gibi ağırsikletler, daha genç ama en az onlar kadar başarılı ve popüler bir çok tasarımcının showlarınının yer aldığı bu hafta moda dünyası için en önemli olaylardan biri olup, kalbin New york'da attığı zamandır. Uzun zamandır ana sponsoru Mercedes-Benz'in adı ile de anılmaya başlansa da ben "o"sunu uzata uzata New York Fashion Week demeyi tercih ediyorum :)

Pek çok markanın yer aldığı bu ready to wear defilelerini teker teker yayınlamak yerine hepsini ve trendlerini bir postta toplamaya karar verdim... Gün gün;

İlk günler daha önemsiz defileler gerçekleştiği için ele alınacak pek bir şey yoktu.

İkinci gün;

DKNY
Opening Ceremony ile yaptığı doksanlar temalı iş birliğinin ardından kendi koleksiyonunda doksanları bu sefer günümüz şıklığı ile birleştirerek önümüze koymuş Donna Karan. Bej, siyah, lacivert, pembe ve kırmızının ağırlıkta olduğu koleksiyonda leopar desenleri de büyük yer tutuyor...


BCBG Max Azria
İstanbulun havasından, onun kendine özgü o otantik şekillerinden ilham alınarak hazırlanmış bir koleksiyon. Defilede genel olarak siyah, bordo, mavi ve beyaz renklerini hakimdi. Azria'lar bol parçalardan oluşan, sokak modası ilhamlı İstanbul gibi tarihi bir şehir ile günümüzün modern kıyafetlerini birleştiren bir koleksiyon çıkarmışlar. 


Timo Weiland
Şehirli, maskulen çizgiler taşırken dişiliğini kaybetmeyen olgu kadınların yürüdüğü bir defileydi. Kimi zaman A kesimli elbiseler ile içindeki küçük kızı gösterir gibi olsa da, kalın döpiyesleri ile insanlara onun öldüğü izlenimini verdi. Genel olarak koyu renkler ağırlıklı olsa da aniden çıkan bir canlı kırmızı veya krem renkleri insanı şaşırtıyor.


Üçüncü gün;

Kate Spade New York
Şirin New Yorklu, Kate Spade koleksiyonunu anlatmanın en kısa yolu olmalı! Liseli New York kızlarının, belki de arkadaşlarıyla buluşmak için taksi çağırırken üstünde görebileceğiniz tatlılıkta veya 30'larında, ruhu hep o genç ve tatlı havalarda kalmış kokoş Glee'den Emma Pilsbury'nin tarzında New York kadınlarının kıyafetlerinden oluşan bir koleksiyon olmuş...


Jason Wu
Jason Wu'nun podyumunda bu sefer tamamen olgunlaşmış feminen kadınlar vardı. Son derece feminen bu parçalar en büyük takipçilerinden Michelle Obama için biçilmiş kaftan... Koleksiyonun feminenliği kadar -Belki daha da çok- ciddiliği ön planda. Dik omuzlar, son düğmesine kadar kapalı gömlekler, kalem etekler ve ufacık bej ve kırmızı içerse de genel olarak siyah ve beyazdan oluşan renk skalası bu ciddiyeti doruklara taşıyor.


Rebecca Minkoff
Genel olarak her zamanki Rebecca Minkoff tarzında bir koleksiyon. Çok heyecanlı bir yanı yoktu. Genel olarak sokakta blogger veya editörlerin üzerinde görebileceğiniz casual looklardan oluşuyor. Holografik aksesuarlar, açılış look'undaki astronot temalı bir ceket ve sondaki renkli elbiseler en dikkat çekici parçalar.


Dördüncü gün;

Rag&Bone
Tasarımcıların defileden sonra belirttiği gibi Rag&Bone'un bu sezonki ilhamı vintage hava yolları kıyafetleri. Özellikle 70'lerden belirgin parçalar görebileceğiniz koleksiyonda sadece kabin memurunun şık kıyafetleri değil aynı zamanda hava yolu işçilerinin iş kıyafetleri de işlenmiş. Siyah, gri, mavi, turuncu, mor ve kırmızı renkleri hakim.


Tommy Hilfiger
Tommy Hilfiger bu sezon klasik ingiliz erkek giyimine yönelmiş. Kaz ayakları, baklava desenleri, ekose ve kaz ayağının birleşiminden doğan Prince of Wales kumaşı defilenin kilit noktaları. Bunlar üzerine kurulmuş defilede erkek giyimin paltoları, iyi dikim takımları.... Ayaklarda ise oxford'lardan dönüştürülmüş botlar. Siyah, beyaz, bordo, camel ve lacivert renklerinden oluşma bir defile.


Helmut Lang
Karı-koca tasarımcıların ilhamı Picasso olan, her zamanki gibi son derece modern bir Helmut Lang koleksiyonu. Desenler Picasso'nun kübist eserlerine dayalı, kalanlar ise detaylar ile farklılaştırılmış modern maskulenliği etekler ile bastırılmış parçalar. Siyah, gri, camel, lacivert gibi kış renkleri çoğunlukta olsa da arada fırlayan kırık beyazlar, elektrik mavisi, metelik, azıcık sarı ve yavruağzı da var.


Lacoste
Baptisa bu sezon, Lacoste'u basic polo t-shirt'lerden, sıkıcılıktan ve banallikten uzaklaştırarak adeta içine tasarım kattı! Basit bir tenis markasından öteye götürdü. Bunu yaparken de Lacoste'u tenis courtlarından uzaklaştırarak onu soğuk iklime, evet kutuplara götürdü! Ve Arktik desenler kattı! Yolda da harika bir şekilde kolları şişirdi ve fermuarlar ekledi! Buz gibi renkler ve turuncu içerikli bir koleksiyondu.


Jil Stuart
Jil Stuart'dan romantik, romantik olduğu kadar karanlık bir koleksiyon. 19. yüzyıl asilliğini çağrıştıran zarif bir koleksiyon. Mücevherimsi renkler ve solmuş çiçekler ile kara bir güzelliğe sahip koleksiyon, bir şatonun etrafındaki sisli bir havada rahatlıkla yerleştirebileceğiniz parçalardan oluşuyor. Çizgili parçalar en başta anlamsız gelse de gözümde o aristokratik havaya uymaya da başladılar.


Prabal Gurung
Prabal Gurung bu sezon çok farklı bir tema üzerinde durmuş ve askeriye ile Doğu Avrupa'yı birleştirmiş. Slavlardan aldığı etnik desenler, çiçekler ve kırmızıyı askeriyenin yeşil, lacivert ve siyahı ile birleştirmiş. Eski koleksiyonlarından çok farklı bir ilhamı olan bu koleksiyon bazı parçalar bakımından onun stilinden çok uzak olsa da özellikle kokteyl elbiseleri Prabal Gurung imzalı olduklarını belli ediyor.


Rebecca Taylor
Taylor, kendisinden beklemeyeceğiniz bir koleksiyon ile karşımızda. Tomboy stilinde olan bu defile bence Anna Wintour'u biraz kendi İngiltere'deki gençliğine götürmüş olmalı :) Ama Rebecca taylor bu tarz parçalara da tabii gerek renkler gerek eklediği bir peplum ile az da olsa feminenlik eklemiş :)


Hervé Léger
Bay ve bayan Azria, Hervé Léger için yaptıkları bu koleksiyonda markaya çok farklı bir kimlik kazandırmışlar. Apayrı temalar birleştirdikleri gibi diğer koleksiyonlardan da çok farklı olmuş. İspanyol kültürü, safari, Art Deco'dan çok azar azar alarak Hervé Léger bandajlarına boğmuş. Şapkaların ve sweatpant'in kattığı az hiphop tarzı da var. Ama dediğim gibi hepsi markanın klasik yüzü ile sımsıkı sarılıp bağlanmış.


Christian Siriano
Koleksiyon temel anlamda Rusya kökenli, Rus zenginliği ve barok dönemi konuları işlemiş. Siyah, dore ve pembeden oluşan defile çok beğenildi. Ama benim için o kadar da başarılı değildi. Şahsen beğendiğim pek parça yoktu ve demodeydi. En önemlisi kalıplar genel anlamda başarısızdı.


Beşinci gün;

Alexander Wang
Tasarımcının kendi sözleri ile de söylediği gibi koleksiyon düzlük, kayganlık, pürüzsüzlük ve dik köşelilik gibi kavramlara -Epeyce de feminenliğe- karşı bir haykırış. Bir isyan... Yuvarlaklığın, pürüzlülüğün, tüylülüğün, yüzeylerin savunucusu... Koyu kış renkleri-Siyah, gri, lacivert, kahverengi- ve beyaz parçalardan oluşan koleksiyondaki en dikkat çekici parçalar eldivenler ve bereler olsa gerek. Arka fonda çalan "Eye of the Tiger" bu parçaların açıklaması olabilir :)


Tibi
Kullanışlılık ve pratiklik esaslı olan koleksiyonda aynı zamanda sade bir estetik ile günlük hayat ve sokak modası için uygun parçalar var. Siyah, beyaz, yeşil ve mavi tonlarındaki koleksiyonun en önemli olayı üst üste giyilerek hem sonbahar hem kış için rahatlıkla kullanılabilir, kullanışlı parçalar içermesi.


Monique Lhuilier
Örgüler, tüyler, işlemeler, payetler ama hiçbiri gerçek değil, print! Böylelikle ağır olma derdi de olmayan elbiseler aynı zamanda ilginç bir havay bürünüyor. Peki kırmızı halının vazgeçilmezi Monique Lhuilier bu sezon sadece bundan mı ibaret? Hayır, tabii ki tüm o tuvaletleri yine var! Üstelik ağ gibi tığ işleri, taytlar, azıcık flapper püskülleri, mücevherimsi tonlardaki yeşiller, tabii ki tüller ve birden şaşırtan kırmızılar ile! Çok zarif ve güzel kırmızı halılık elbiseleri kimlerde göreceğiz acaba?


Altuzarra
Vinil ve kürk... Evet vinil, Joseph Altuzarra vinil'in daha dayanıklı olduğunu düşündüğü için onu kullanmayı tercih etmiş. Avantgarde ve stil sahibi bir koleksiyon çıkmış ortaya... Özellikle saç ve makyaj da göz önünde bulundurulduğunda bu siyah, beyaz, çok az turunculu defilenin muse'ünün rahatlıkla Carine Roitfeld olduğu söylenebilir. Ama o kürk eldivenler ve papyon son derece kötü, bir de Wang'in yanında kopya gibi...


Victoria Beckham
Victoria Beckham gider gelişmeye devam ediyor. Eski koleksiyonlarındaki feminenliği göremediğimiz bu koleksiyonda elbiseler önemlerini kaybederken ceketler ve mantolar güçleniyor. Kadın seksapalitesi üstünde yoğunlaşan Victoria Beckham'ı daha klasik ve güçlü bir stilde. Ve her geçen sezon tasarımda gitgide daha da gelişiyor. Ama marka nasıl etkilenir bilemiyorum. Bildiğim şey ise smokin ceketlerini pelerine dönüştürmenin dahice olduğu! Ayrıca bu sezon renk yelpazesi olarak da kış için oldukça geniş ve ilginç...


Derek Lam
Bohem ruhunun modernize kadına verilmiş halinden oluşan koleksiyon beyaz, siyah, lacivert,  kahverengi ve kırmızı renklerinde. Daha sade ve minimalist bir defile. Aynı zamanda bir denizcilik ve leventlik ruhu da fark ediliyor.


Thakoon
Thakoon, arahindiba ve yusufçuktan ilham alarak oluşturulmuş bir defile sunmuş. Koyu renklerin yanında uçuk pembe ve mavi kullanması da yumuşak konuya uygun devam etmiş. Kır çiçeklerinin, şehirli kadınlar ve thakoon ile buluştuğu bir koleksiyon çıkmış ortaya.


Diane von Furtensberg
Parti! Diane bu sezon kendisinin 70'lerdeki parti hayatından esinlenmiş. Renk ve desen yelpazesi çok geniş olan koleksiyonu DvF'in sözleri ile "...ihtişamlı ve rock'n roll..." olarak tanımayabiliriz. Resimlerini sosyal medyada gördüğümde çok beğenmiştim. Ama inceleyince ahım şahım olmadığına ama yine de ortalama üstü, hoş bir koleksiyon olduğuna karar verdim.  Parçaların hepsi buram buram 70'ler kokuyor... Desenler, gömlekler, elbiseler...


Altıncı gün;

Vivienne Tam
Forward! Vivienne Tam'ın bu sezonki defilesinde gördükleriniz sadece elbiseler değil, mesaj yüklü parçalardı. Siyah, kırmızı ve az lacivert ile Barack Obama kampanyasına damardan Çin verilmiş bir propagandaydı. Punk görünümlü koleksiyonda yer alan Obama temalı desenler ve scan edilebilir kodlar defilede en dikkat çeken detaylardı. Ne yazık ki Michelle Obama'nın stilinden çok uzak bir koleksiyon ama devleti destekleyen ünlülerin seçmesini bekliyorum.


Zac Posen
Zac Posen dendiğinde aklımıza o, kadın vücuduna mükemmel oturan abiye elbiseler gelse de kış koleksiyonunda pek görebildiğimiz söylenemez. Kış koleksiyonlarında 1/3 oranına düşen uzun elbiselerinde oturan parçalar yok denecek kadar az. Bu sezon Victoria Beckham gibi o da kalıplarından vazgeçmişe benziyor. Defilede genel aristokratik ve güçlü bir kadın silüeti görüyoruz. Koyu renkleri ve origami formları da gözlemleyebiliyoruz. Koyu renklerden oluşan koleksiyonda birden fırlayan renkler bana saçma geldi.


The Row
Mary-Kate ve Ashley Olsen artık yeni yetme ünlü modacı kategorisinden çok uzaklaşıp çok profesyonelce, özenle hazırlanmış parçalar ortaya çıkarsalar da az, bir kaç parça olmamış. Olsen kardeşler basit ama zengin bir koleksiyon çıkarmak istemişler ki Mary-Kate sonrasında "Basit olmadan, basit olmasını istedik." demiş. Siyah, yeşil, lacivert, beyaz, krem ve doreden oluşan koleksiyon, New York'un sosyetik Upper Side bölgesinde boş bir evde rastgele eşyalar arasında sunulmuş. Kesinlikle ilhinç ve hoş bir sunum. Ayakkabı-terlikler iğrenç.


Carolina Herrera
Trendlerden çok da etkilenmeyen Carolina Herrera bu sezon maskülen ve kürk akımlarına uymuş gibi. Ki az da olsa takım ve çokça yerde kürk kullanmış. Krem, camel, gri, yeşil, burgundy, kırmızı ve mavi renklerini içeren bir koleksiyon hazırlamış bayan Herrera.


Theyskens' Theory
Fütürisikt ve kullanışlı parçalardan oluşan bir defile. Ama Theykens bu koleksiyonu hazırlarken estetikten uzak uzay kıyafetleri değil, tam tersine kaliteli ve günümüz estetiğine uygun parçalar çıkarmış. Kapitoneli parçalar astronotları andırırken tamamen fütürist olmayan parçalar da koleksiyonun casual havasını desteklemiş.


Donna Karan
Donna Karan'ın bu koleksiyonunda da Afrika kültürünün etkilerini görebiliyoruz. Ama Afrikalı kadının olabileceği son düzeyde modern ve şehirli olanı. Bazı parçalar da Donna Karan'ın 70 basit parçasını andırsa da kürkler siyah, kahverengi, camel ve gri renkli defileyi basitlikten çok uzaklara çekiyor.


3.1 Philip Lim
Philip lim bu sezon motorcu kızları sofistikeliğe boğmuş. Bu güçlü kadınlar arkada oturacak tipler değil, gidonu erkeklere bırakmazlar. Feminenlikten uzak, maskulen bir defilede koyu renklerin yanında gül pembesi, petrol yeşili ve mor da var. Çoğu parça sokakta yerini almak için hazırda bekliyor. Özellikle kabanlar!


Karen Walker
Küçük kızlar ruhlarına azıcık punk katarak sofistike kadınlara dönüştüğü bir koleksiyon. Tatlı olduğu gibi kimi yerde sert, çocuksu olduğu gibi kimi yerde kadınsı... Saç ve makyaja bayıldığımı söylemeden edemem. Açık ve soft renkler, prince of wales, yeşil, gül kurusu tüvitlerin yer aldığı bir defile.


Yedinci gün;

Alice ÷ Olivia
Bir çok minimalist koleksiyonun aksine desenleri, kumaşları ve formları ile çok zengin bir koleksiyon. Deri ceketler ve floral desenli etekler ile her tarzdan müşteri için cazip parçalara sahip. Ama renk konusunda daha tutumlu davanılmış. Siyah, kırmız, mavi ve yeşil renklerini kulanılmış çoğunlukla...


Betsey Johnson
Çılgın, parti hayvanı ve çirkin. Bu sıfatlar Betsey Johnson'ın koleksiyonunu tanımlamay yeter. En az 40-45 bazen yüze yakın look çıkaran Johnson aslında bu sezon NYFW'e katılmayacakken bunun kendisini üzdüğü için bir defile yapmak istediğini söyledi. 16 lookdan oluşma acele bir koleksiyon. 90'ların high-toplu, 80'lerin disco, 70'lerin punk, 60'ların Twiggy ve 20'lerin dizdeki etekleri ile parti kızlarından esinlenilen koleksiyonu nerdeyse tüm Betsey Johnson koleksiyonları gibi yine beğenmedim.


Reem Acra
Reem Acra'nın defilesi için ilhamları Japonya'ya yaptığı gezi ve Daido Moriyama'nın sanatı. Japonya'ya bayıldığını söyleyen tasarımcı geleneksel japon nakışı ve el işlemelerini kullanırken Moriyama'nın fotoğraflarından fetiş bir havaya da bürümüş, koleksiyonunu. Moriyama'nın kullandığı file çoraplardan ilham alan Acra bir çok yerde fileyi kullanmış. Bunlara rağmen bu tamamen kırmızı, siyah ve beyazdan oluşan koleksiyon ucuzluktan uzak kalmış, gösterişini hatta bazı parçalarda zerafetini korumuş.


Wes Gordon
Gordon koleksiyonunu "Modern Harem" teması altında hazırlarken Sgt. Pepper ve King's Road hakkında ilhamların gelmesi ile oluştuğunu söylüyor ve ekliyor "Rolling Stones'dan biriyle ilişkisi olan bir kız...". Kaftanlardan esinlenilmiş ceketler, İstanbul'un oryantal desenlerinin yanında patlayan renkler ve deri pantolonlar... Koleksiyonda acemi işi olan parçalar var, estetikde bazı sorunlar. Bir de o dantel elbisenin orda ne işi var onu anlamadım!


Marc by Marc Jacobs
Marc Jacobs'ın alt markası için bu sezon seçtiği tema 70'ler! 70'lerin desenleri -2011 yazında Marc Jacobs altında iyice abartılı ve yaratıcı şekilde ele almıştı-, deri çanta ve ayakkabıları, daha sade kıyafetleri ve iş hayatını ele almış. O zamanın kıyafetlerini direk önümüze sunan tasarımcı bugünün estetiğini bile çok az bir şekilde eklemiş.


Tory Burch
Tory Burch koleksiyonunda şahsi olarak da favorilerimden biri olan Gustav Klimt'in harika eserlerinden esinlenmiş. Romantik koleksiyonun renkleri adeta Klimt'in paletinden gelmiş gibi. Art Nouveau çizimleri ve desenlerine yer veren Tory Burch, Adele Bloch Bauer'in yaşasaydı kesinlikle tercih edeceği marka olurdu...


Badgley Mischka 
Badgley ve Mischka'nın kadınları bu sezon fazlasıyla Femme Fatale. Sert, sıkı görünüşlü güçlü kadınların yer aldığı defilede koyu renkler ve beyaz hakim. 50'li-60'lı yılların bu kadınları erkeklerin aklını başından alıcak. Defilede gece elbiselerine doğru Pre-Fall koleksiyonlarındaki maya kültürü etkisi de görülüyor. Ki bence biraz uygunsuz. Zaten Pre-Fall'da işlediğin konuyu tekrar niye kullanırsın ki?


Vera Wang
Defile tasarımcının pek sevdiği siyah ve bej renklerindeki parçalar ile devam ediyor. Koyu rujların da desteklediği gibi siyah ağırlıklı bir defile olsa da koleksiyonu bej, lavanta rengi ve floral desenleri yumuşatıyor. Dinamik defilede formlar çok başarılı. İşlemeler, metalik lavanta ve çiçek desenleri de etkin rol alıyor. Büyük kürk trendine Vera Wang de katılmış.


Rodarte
Büyüdükleri yerle ilgili bir koleksiyon çıkarmaya hep kararlı olduklarını söylüyor Kate. Laura ise "Santa Cruz, eve dönüş..." diyor. Haliyle koleksiyonlarının ilhamları kendi çocukluklarının geçtiği Santa Cruz. Ama Santa Cruz'u somut bir şekilde işlemekten çok kendi hayalleri ve anılarının üzerinden işlemiş. Öyle ki bu Grunge ve Reggie tarzlarındaki koleksiyonu kendileri belirtmese Santa Cruz ile ilişkisini bulmak pek de kolay değil.


Jenny Packham
Gece kıyafetlerinin kraliçelerinden Jenny Packham "Diğerleri gündüz kıyafetlerinde daha iyi." diyor. Gündüz kıyafetlerine de yer verseydi Packham'ı daha mı çok severdik, daha mı az bilemiyorum. Bildiğim şey formal koleksiyonları ile bize kendini sevdirmiş ve başarılı bir tasarımcı olduğu. Bu sezon "Güçlü kadınların sanat ve kültür hakkında tartışmak için toplandığı..." 17. yüzyıldaki Paris salonlarından esinlenmiş. Maalesef söylemeden geçemeyeceğim bir parça var ki mankeni bile 40 beden yapmış!


Naeem Khan
Khan'ın bu koleksiyon için bir birinden çok farklı iki ilhamı var. Aynı coğrafyayı paylaşmış Bizans-Osmanlı kültürü ve 20'lerin ışıltılı Art Deco tarzı! İki konuyu da saçmalamadan ustaca birleştirmiş. Çok zarif gece elbiseleri çıkmış ortaya da. Zaten Kırmızı halıda başarılı olan tasarımcı önümüzdeki sezon daha da iddialı olacak.


Dennis Basso
30. yılını kutlamak adına Basso bu sezonki koleksiyonunda kendi stil ikonlarından ilham almış. Babe Paley, Millicen Rogers, C.Z Guest... Aslında koleksiyon için bu efsanelerin kayağa gittiği bir defile diyebiliriz. Kürk ve kış temaları defilede çok baskındı.


Sekizinci gün ;

Oscar de la Renta
Oscar de la Renta bu aralar John Galliano'yu çalıştırmaya başlaması ile bu sıralar en çok konuşulan markalardan biri olsa gerek. Her ne kadar de la Renta'ya sorulduğunda onun arka planda çalıştığını söylese de bazı parçalar da özellikle Galliano'nun avantgarde fransız stili çok açıkça görülüyordu. Özellikle peplum ceketler üzeri kemerler, şapkalar ve eldivenler tamamen ingiliz tasarımcı John Galliano'nun elinden çıkmaydı. Onun dışındaki çoğu parçada bazen azar azar Galliano olsa da genel anlamda amerikalı Oscar de la Renta'nın tarzı hakim.


Peter Som
Som'un bu sezon için ilhamı 80'lerin ve 90'ların çılgın sokak modasıydı. Leopar deseni, maviler, turuncular...

Philosophy di Alberta Ferretti
Philosophy di Alberta Ferretti'nin yeni tasarımcısı bu sezon moğol kültürünü modernize eden bir koleksiyona imza atmış. Doğudan bu kültürü batının 50'lili kadınlarının zarif stilleri ile birleştirerek beyaz, sarı, mavi, siyah ve kırmızıdan oluşan defileyi çıkarmış. 


Michael Kors
New York kadınları! Michael Kors'un defile için en büyük ilhamı hızlı tempolu hayatları ile Empire State kadınları! Klasik siyah ve beyaz ikilisi, mavi ve taksi sarısından oluşan koleksiyon NY'lu tasarımcının şehrine bir takdir. Kimi zaman spor kimi zaman tres chic olan koleksiyon fütüristik ve dinamik hatlarını kaybetmiyor. Belki de 20 yıl sonra New York sokakları böyle görünecek...


Jeremy Scott
Punk, kitsch ve çılgın tasarımlarıyla bilinen Jeremy Scott'un tarzı pek benlik değildir. Ama yaratıcı ve başarılı bir tasarımcı. Biraz da Pop Art'a kaçıyor diyebiliriz. Kendi sözleri ile de "Ergen bir oğlanın dağınık, iğrenç fantezisi." diyebiliriz. Bu sezon da yine ilginç desenler, dağılmış yüzler, canavarlar, jack skellington, göz yanılmaları vardı. Ayrıca tüylere de yer vermiş.


J. Mendel
Gil Mendel'in kürk işçiliği harika! Kimi yerde adeta kumaş gibi dümdüz, kimi yerde hacimli ve gösterişli. Yahut mükemmel kesilmiş bir yelek yahut elbisenin arka kısmı hatta bazen bir gömlek!
Koyu renkler ve beyaz hakim olsa da maviyle süslenmiş.


Reed Krakoff
Bol parçalar ve geniş topuklu botlar ile son derece casual ve rahat bir koleksiyon. Reed Krakoff da zaten bugüne kadarki en rahat koleksiyonu olduğunu söylemiş. Siyah, beyaz, gri, lacivert ve yeşilden oluşan koleksiyonda çok az bir askeri tarz görülürken sonlara doğru belirgin bir krokodil etkisi görülüyor.


Dokuzuncu gün;

Marchesa
Medivial çağların soylu ingilizleri Marchesa'yı ele geçirmiş durumda. Fantazik gece kıyafetlerinde ilk akla gelen isimlerden Marchesa kırmızı, siyah, beyaz ve pembenin tonlarından oluşan pek aristokrat pek orta çağ koleksiyon ile karşımızda.


Anna Sui
Kırmızıdan maviye, yeşilden pembeye geniş renk yelpazesi ile Anna Sui bizleri 60'ların rengarenk genç kızlarına taşıyor. Desen, kumaş ve dediğim gibi renk konusunda kısma yapmayan Sui, bizi pop bir kültür ile karşı karşıya bırakıyor. Açılış look'unda Karlie Kloss'u bob saçla görmekte ayrı bir cheeky hava katmış :)


Proenza Schouler
Lazaro ve Jack önümüzdeki kış için fütüristik ve Balenciagamvari bir defile sundular. Beyaz, siyah, bej, pastel lavanta ve bebek mavisi içeren defilenin dinamik hatları çok hoştu. Genç tasarımcıların bu koleksiyon için ilhamları da John Divola'nın Zuma fotoğraflarıymış.


Ralph Lauren
Amerikalı tasarımcı Ralph Lauren, yaz için İspanyol temasının ardından kış koleksiyonu için Rus kıyafetlerinden ilham alıyor. Bluzlar, ceketler, kalpaklar, küpeler, Rus kaftanları, kürkler, kadife ve biraz da frapanlık. Hepsi de Rus kültüründen parçalar. Özellikle frapanlığı eklerken klas kalmayı başarabilmek de büyük bir başarı!


Calvin Klein
Francisco Costa'nın bu sezon için çok güçlü, o kadar da geniş omuzlu kadınlar yarattı. "Calvin kabanlarla başlamıştı. Onları geri getirmek çok uygun." diyen tasarımcıdan askeri, vatkalı omuzlu ve sert mantolar görüyoruz. Lacivert, yeşil, gri ve siyah gibi sert renkleri ve beyazı tercih eden tasarımcı feminist bir koleksiyon çıkarmış.


Onuncu ve son gün;

Marc Jacobs

Marc Jacobs'ın defilesi renksiz 55 look ile doluydu. Daha doğrusu ilk defilesi mi demeliyim? 55 manken de tekrar bu sefer ışıklar açık bir şekilde tekrar yürüdü. Ve defile yeni renkler ile doldu. Pijamalar, kabanlar, kürkler, fileler ve payetler ile dolu koleksiyonun ana fikri tamamen kötü bir ruh halinden çıkıp optimist bakabilmekti. "Geçen sezon tamamen siyah ve beyazdı. Ama hayat malesef ki öyle değil, grinin tüm tonları." diyor Marc. "Biraz kötü hissediyordum ve her şeyi depresif bir şekilde görmek istedim. Ama sonra tekrar optimist tarafa geçmek istedim.". Defilenin her zamanki tarihi pazartesi akşamından, lojistik aksaklıklar yüzünden son güne taşınması zaten çoktan -Olumlu yönde olmasa da- ses getirmişti. Koleksiyonda aynı popüleriteyi koruyor.


Ve tabii ki çok Marc Jacobs bir provokatif hareket.


Böylelikle 56 defilenin birer paragraflık açıklamalarından oluşan NYFW yazımın sonuna geldim. Biraz zor ve zahmetli oldu. Ama benim görevim tamamlandı sıra sizde. Yorumlarınızı düşüncelerinizi lütfen esirgemeyin :)


xxxx

15 yorum:

Adsız dedi ki...

Öncelikle değerli vaktinden ayırıp bu özel ve güzel postu hazırladığın için çok teşekkürler :)) Uzun zamandır bu postu bekliyoruz..
EN beğendiğim kesiikle ve kesinlikle Vera Wang sonrasında DVF ve Donna Karan oldu.. Wes Gordon'un bazı tasarımları alaturca olsa da genelde onun tarzını beğeniyorum.. İlkaşta Christian Siriano'yu beğenmiştim ama sonrasında senin de dediğin gibi demode geldi bana ve o yaşta birinin de bu tarz bir koleksiyon hazırlaması enteresan geldi bana.. Onun dışında Marc Jacobs koleksiyonu çok beğenildi ama ben Marc Jacobs'u Louis Vuitton'da seviyorum ve kendi markasına nedense pek ısınamıyorum.. Önceki seneki kolaksiyonları çok daha iyi olmasına rağmen Alexander Wang'i çok sevdiğim için objektif olamıycam ve olumsuz birşey demeye dilim varmıyor ve tabi ki Balenciaga'da ne yapıcak çok merak ediyorum hem de çok..

fazılhan dedi ki...

@Selin Artun
Vera Wang'i ben de beğendim :) Ama bu postta çok kendi beğenilerimden söz etmemeye çalıştım. Favori şovlarımı ve parçalarımı moda ayı bitince başka bir postta toplamay düşünüyorum :) Siriano'nun bazı kalıpları bana Dior'un, desenleri Katrrantzou'nun, altın işlemeleri de Dolce&Gabbana'nın ve Marchesa'nın çalışmalarını andırdı bana. Pek özgün de olamamış bence... Onun dışında ben Wang'in bu sezonki defilesini beğenmedim ama Balenciaga'yı çok merak ediyorum. Balenciaga favori markalarımdan biriydi zaten :)
*Bu arada sırf Wang gitmişsin sen :)

Eda dedi ki...

Çok güzel bir derleme olmuş dergi almış okumuş kadar zevk verdi

fazılhan dedi ki...

@Eda çok teşekkürler :) Dergi kadar olamamıştır ya ;)

Adsız dedi ki...

Hakkaten çok Wang gitmişim,, tarzları birbirlerine benzese gam yemiycem :)) Balenciaga benim de sevdiğim bir markadır ama bana yakın olan çantaları sadece onun haricinde biraz ağır geliyor bana.. Yarın Balenciaga'lı Wang ile tanışıcaz bakalım nasıl olucak ?? Birbirlerine nasıl ayak uydurucaklar, kim tarzından ödün vericek yarın görücez :))

fazılhan dedi ki...

@Selin Artun
Ben de City'yi falan pek sevmiyorum onun dışında her şeyini çook seviyorum! :) Hadi bakalım görüceğiz! Yarın PFW başlıyor ben hala LFW'ye başlamadım o ne olucak onu bilmiyorum ben :D

Aysegul Uluc dedi ki...

Oncelikle blogun oldugunu bilmiyordum. Ruya'nin blogunda yorumunu gorunce fark ettim ve hemen takipcin oldum :)

Ikinci olarak, tum NYFW'i biraraya getiren bu blog postun harika olmus. Cok tesekkurler

http://www.stylishtimes.net

Paradise Merman King dedi ki...

Nice review :)

fazılhan dedi ki...

@StylishTimes
Ben de Insta'dan seni takip ediyorum ama blogunu izlemeyi unutmuşum :( Hemen aldım takibe tabii ki ;)

Ve teşekkürler? Yok canım daha neler, ben teşekkür ediyorum asıl :)

fazılhan dedi ki...

@Paradise Merman King

Thanks Met, even though you can not read it turkish :)

Paradise Merman King dedi ki...

Well translated it trough google :)

fazılhan dedi ki...

@Met
Thank you so much for your efforts :)

Paradise Merman King dedi ki...

yeah "so much" effort lol :D

What's Next dedi ki...

çok güzel bir özet olmuş! hani diyorlar ya amerika'da moda var ama stil yok diye, kesinlikle katılıyorum bu yoruma. hep eğlenceli bulduklarım: kate spade ve jeremy scott. diğer favorilerim: helmut lang, lacoste, 3.1 philip lim, peter som ve proenza schouler. sonrasındaysa bu liste wang, v.b, vivienne tam ve tibi ile devam eder :)

fazılhan dedi ki...

@Whats Next

Aynen ben de katılıyorum stil anlamında amerikanlar kesinlikle eksilerde!

Kate Spade'i ben de severim ama Jeremy Scott benlik ı-hı değil :)
Önümüzdeki sezon Lacoste beni çok saşırttı. Proenza Schouler benim de favorilerimden onun dışında Oscar de la renta, Marc Jacobs, theysken's theory, Vera Wang, Monique Lhuilier, reem acra, tibi ve BCBG.

Bu arada şimdi fark ettim Peter SOm'u bitirmemişim :)